Bu çocuklarının etrafında pervane ebeveynlere , çocukları da elbette farklı tepkiler vererek büyüyorlar, ancak en temelde öfke duygu olarak beliriyor. Her zaman da anneye babaya öfkelenilmez o zaman öfke çocuğun kendisine dönebiliyor. Yetişkin yaşamda suçluluğu çok fazla olan bireylere dönüşürler bu çocuklar… Farklı farklı tutumlar sergiliyor çocuklar, bir kısmı kendi isteklerinin, duygularının başkaları için önemli olmadığını düşünerek büyüyor. Bu durum daha sonra pasif-agresif davranışlara, kontrolsüz öfke patlamalarına ya da psikosomatik belirtilere neden olabiliyor.
Bazıları da yalnız kalmaktan korkuyor ve eleştiriden kaçınmak için, davranış ve iş becerisinde çok yüksek seviyeye ulaşmaya çalışıyor. Daha da kötüsü bu yüksek seviyeye yaşam boyu hiç durmadan çalışarak ulaşabileceklerini düşünüyorlar. Tipik olarak bu çocuklar büyüdüklerinde tatil yapmayı beceremeyen, iş odaklı ve yüksek kalp krizi riski taşıyan A tipi kişilik özelliklerine sahip kişilere dönüşüyorlar.
Çocuklarına karşı aşırı koruyucu ve hoşgörülü bu ebeveynler, ileride çocuklarının sorumluluk alma, işbirliği gösterme ve amaç saptama ile ilgili sorunlar yaşayabileceğini fark edemiyorlar. Etrafında pervane olduğunuz çocuğunuz haklılık algılamaları ile de büyüyebiliyor. Diğer insanlardan üstün olduğuna inanıp, normal toplumsal kuralları yönlendiren kurallara aşırı tepkisel olabiliyorlar…
Bu çocuklar çoğu defa ya kendi haklılıklarını ifade etme güçlüğü ya da tamamen her konuda haklı oldukları iddiası ile büyür ve doğal olarak da bu durumdan zarar görürler. Doğduğu andan itibaren yaşamı titizlikle planlanan, henüz 3 yaşındayken hangi okula gideceği planlanan, 5 yaşında hangi sanat dalı ile uğraşacağı belirlenen yine hangi sporu yapıp kimlerle arkadaşlık edeceği belirlenen çocukların bağımsız olmayı öğrenmeleri , kendilerine güven duymaları mümkün mü?
Pek, çocuğun problem çözme becerisinin gelişimi ve özgüven kazanması olarak anne babalar neler yapabilir? Öncelikle pervane olmaktan vazgeçip, karşılarında kendilerinin uzantısı olmayan başka bir birey olduğunu fark ederek elbette… Bunun içinde daha küçük yaşlardan başlayarak,
Kendi işlerini kendinin görmesine, başlangıçta hata yapmasına izin vermek, daha sonra hatalarını konuşup bunu yapmak yerine ne yapabilirdin üzerinde düşünmesini sağlamak
Günlük yaşantıda aile içinde çıkabilen sorunların çözümünde onun da fikrini almak
Sosyal beceri geliştirmesi ve kendini ifadesi konusunda onu cesaretlendirmek
İzlediği filmlerdeki karakterlerin duygularını değerlendirmesine yardımcı olmak
Onun bir çocuk olduğunu ve kendisini güvende hissederek büyüyebilmesi için sınırlara gereksinimi olduğunu bilmek ve göstermek
En önemlisi de kendi kararlarını kendisi alması konusunda destekleyici olmak…
Çocuklarımızın etrafında dolanıp onların yaşamlarını kolaylaştırma hedefinde olduğumuzu varsayarak onları kendi uzantılarımız gibi görmeye devam ediyor ve bu arada da onları sakatlıyoruz…
Halil Cİbran’ın dediği gibi…
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Bir cevap yazın