Zeki olmaya bu kadar atıf varken ve elbette ki çevre baskısı da… hem çocukların hem de ailelerin işi biraz zor. Neredeyse her gün çocuklarının zekalarını değerlendirmem için gelen aileler ile karşılaşmaktayım. Zeka testleri neyi ölçer? Zeka testlerinden düşük puan almak ne anlama gelir? Düşük puan bir çok aileye göre felakettir, yüksek puanlarda öyle. Yüksek puan alan çocuklar, eğer bunu yönetemeyecek ebeveynlere sahipse bir kabusa dönüşebilir bu durum. Bütün yaşamı boyunca her şeyin en iyisini yapmalı, bilmeli ve en üst noktada olmak zorundadır artık bu çocuklar. Bu nedenle çok gerekli olmadıkça zeka testi yapmam ve yine çok gerekli olmadıkça sonucunu paylaşmam.
Uzun zamandır çok iyi bildiğim bir şey var o da her çocuğun farklı öğrenebildiği. Maalesef çocukların ve ailelerin pek çoğu zeki olmayı istedikleri halde farklı öğrenme stillerine sahip oldukları için bloke olmuş durumdalar. Bu nedenle okuldaki ilk deneyimler çok önemlidir. Daha sonraki yaşamında çocuk ne kadar başarılı olursa olsun ilk okul deneyimleri kötüyse yaşamı boyunca ‘aptal’ gibi hissedebilir.
Diğer çocuklara göre gelişimi daha iyi olan, erken konuşan, sosyal, hareketli çocukların bir kısmı okula başlama ile birlikte tamamen içine kapanabiliyorlar. Bu endişe verici bir durum. Kimi çocuk görerek, kimi işiterek, kimi de hareket ederek daha iyi öğrenebilir. Bazen de dokunarak öğrenmek öğrenme kalitesini arttırır. Eğitim sistemimizin en önemli eksiklerinden biri de çocuklarımızın güçlü olan öğrenme yolu üzerinden değil de standart yöntemler ile çalışılıyor olunması. Öğrenemeyen çocuk yoktur, ona uygun yollar ile ulaşamamış öğretmen vardır.
Öğrenme tarzı, bir insanın bilgiyi nasıl alıp, anlayıp hatırladığını gösterir. Çocuklarımızın kendine özgü bir mizacı ve kişisel özellikleri olduğu gibi öğrenme içinde özel kalıpları ve tercihleri vardır. Bazı çocuklar bir kavramı parçalara bölmeden önce bütün olarak görmeyi tercih ederler. Bazıları da kavramı mantıksal adımlarla öğrenir ve belli kurallar olduğunda daha iyi öğrenir. Bazıları sessiz bir odada daha rahat öğrenirken , başka biri arka planda ses varsa daha iyi öğrenir. Bir kısmı da hareket ederek daha iyi öğrenir, kinestetik çocuklardır bunlar…Yapılan araştırmalar öğrenme stilleri ile uyumlu eğitim alan çocukların çok daha başarılı olduğunu göstermektedir.
Çocuğunuz, daha çok görerek, okuyarak, inceleyerek, resimlere bakarak öğreniyorsa ‘bu görsel’ öğrenmedir.
Eğer öğrenmeyi, açıklamaları işiterek ve bilgi hakkında konuşarak yapıyorsa bu ‘işitsel’ öğrenmedir.
Eğer hareket ile öğreniyor, dokunma gereksinimi duyarak öğreniyorsa ‘kinetik’ (dokunsal) öğreniyordur.
Çocuğunuzun öğrenme stili, aynı parmak izleri gibi kendine özgü ve eşizdir.
İki çeşit zeka; mantıksal- matematik ve dilsel zeka standart zeka testleri ile kolayca tanımlanabiliyor. Fakat diğer yetenekler kağıt kalem testleri ile ortaya çıkarılamıyor.
Bunlar;
Spatial (Mekanik) Zeka: Spatial yeteneğin anlamı, bir nesneyi akıl gözünüzle görüntüleyebilme ve döndürüldüğünde nasıl görüneceğini tahmin edebilmedir. Bu yeteneğe sahip çocuklar nesneleri, resimleri görüntülemede çok iyidir. Çok ince detayları fark eder bir defa gördüklerini kolayca kopyalayabilirler.
Müzikal Zeka: Müzikal zekası olan bir çocuk ton, ritim ve melodiyi çok güzel taklit eder, böylece bir ya da iki kez duyduğu bir parçayı hemen ezberler.
Bedensel Knestetik Zeka: Bu çocuklar kas hareketlerini düzenler, zarafet ve zamanlama ile hareket ettirebilir. Spor, oyunculuk, tamircilik vb. işlerde dikkat çekerler. Sualtı dalma sporunda birkaç olimpiyat madalyası olan Greg Louganis, müthiş bir dikkat ve dokunsal yeteneğe sahipti. Diğer knestetikler gibi o da okumayı öğrenmekte zorlandı. Fakat dalma sporunda çok iyiydi.
Kişisel Zeka: Bir çocuğun küçük yaşlardan itibaren diğer insanların duygularını anlamasını sağlayan iletişim yeteneği çok iyidir. Heyecanlı, isteklidir. Kendisinin ve karşısındakinin duygularını anlama konusunda yeteneklidir.
Tüm bunların farkında olup, çocuklarımızdan ne tür bir başarı beklediğimizin farkında mıyız? Sizlerin başarı beklentiniz ve bunun altında yatan düşünceler, siz fark etmeseniz de çocuğunuzla ilişkinizin temellerini oluşturur.
Çocuğunuzun yaratıcı ve üretken gücünü koruyun. Her çocuk gibi o da doğuştan yaratıcı ve üretken doğmuştur, bu potansiyeli ortaya çıkarmasını destekleyin. Ona önem verin, saygı duyun. Ders başarısı ile yaşam başarısı arasındaki ilişkiyi yeniden değerlendirin. Onun duygu ve düşüncelerine saygı duyun, değerlerinin oluşmasına olanak verin. Ancak bu şekilde yaşamda başarılı olur.
Olumsuzluklarından çok olumlu yönlerine odaklanın, bilgisayarı ya da herhangi bir aleti tamir etmeyi, müzik aleti çalmayı ya da hikaye yazmayı seviyorsa bırakın yapsın. Siz onların bu özelliklerini destekleyin. Kardeşinin sahip olduğu matematik yeteneğine sahip olmayabilir ama mekanik yeteneği ya da tiyatroya ilgisi ve yeteneği olabilir. Bunu güçlendirin. Çocuğunuzun yaptığı işe değer verdiğinizi gösterin. Başarısızlıklar karşısında vazgeçmesine izin vermeyin. Edison’ un elektriği bulmadan önce yüzlerce kez başarısız olduğunu söyleyin. Öğretmeni ile güçlü yönlerini ve bunu okulda nasıl geliştirilebileceği hakkında konuşun.
Çocuğunuz iş yaparken, oynarken, diğerleri ile iletişim halindeyken, problemleri çözerken ve ödev yaparken onu gözlemlemek, güçlü yönlerini fark edebilmenin en kolay yoludur. Tüm çocuklar bir ya da birkaç alanda potansiyelle doğar, araştırmalar göstermiştir ki çocuğun yeteneği gelişsin ya da gelişmesin en belirleyici faktör aile tarafından verilen destektir.
Zeka düzeyi düşük olarak saptanmış, öğrenemez denilen çocukların yaşayabilecekleri olumsuzluklar kadar, yine aynı zeka testleri ile değerlendirilmiş ve çok kolay öğrenir ve başarılı olur denilen üstün yetenekli çocuklar için de bu durumun pozitif engel oluşturmasına izin vermeyelim. Kaldı ki zeka testlerinin zekanın bütün yönlerini ölçemeyeceğini de gözden kaçırmayalım..
Unutmayın..
Çocuklarımızın yaşamı, zekası ile değil, zekasını nasıl kullanabildiği ile güzelleşebilir, anlamlı olabilir.
Bir cevap yazın