GÜCÜN ANLAMI
Hayatta olmak güçtür,
Kendi içinde var olmak,
Başka bir işlev olmadan,
Her şeye kadirdir.
Emiliy Dickinson
GÜCÜ TANIMLAMAK
‘Güç, değişikliğe yol açma ve değişikliği önleme becerisidir. İki boyutu vardır. Biri potansiyel olarak güç, yani gizil güçtür. Bu henüz tam olarak gelişmemiş güçtür; gelecekte bir zamanda bir değişikliğe neden olma becerisidir. Diğer boyut ise eylemsellik olarak güçtür.
Antik Yunan filozofları gücü ‘olmak’ olarak tanımlamışlardır; yani güç olmadan olmak mümkün olmaz.
GÜÇ ÇEŞİTLERİ
1-İstismarcı: Bu en basit ve insani açıdan ele alırsak en yıkıcı güç çeşididir. İnsanları gücü elinde tutan kişiye yarar sağlamaları için buyruk altına almaktır. Kölelik kuşkusuz bariz bir örnektir. İstismarcı güç gücü kuvvetle özdeşleştirir.
Günlük yaşamda bu tür bir güç, tamamıyla reddedilen, yaşamları çok kısır olduğu için diğer insanlarla istismar dışında ilişki kurma yolu bilmeyen insanlarca uygulanır. Hatta bu bazen kadınları cinsel açıdan idare etmenin ‘erkeksi’ rolü olarak ussallaştırılır.
2-Manipülatif: Bir başka insan üzerindeki güçtür. İlk başta manipülatif güce kişinin çaresizliği veya kaygısı yol açmış olabilir. İlk baştaki boyun eğişten sonra kişide çok az kendiliğindenlik veya seçim kalır.
İstismarcı gücün maipülatif güç olarak değişmesi, silahlı adamın yerini ‘sahtekar’ adamın alması olarak görülebilir. David Bazelon’ın da dikkat çektiği gibi, tüm o namussuzluğuna ve Protestan ahlakını kötüye kullanmasına rağmen ‘sahtekar’ adam, kurbanını canlı bıraktığı için silahlı adamın kaba gücünden daha az yıkıcı bir güç sergiler.
Skinner’ın ileri sürdüğü edimsel koşullama, manipülatif gücün başka bir örneğidir. Zihinsel engelli çocuklar ve bazı geç kavrayan psikotik hastalar ve kolayca kandırılabilen insanlarda işe yarar. İnsan yaşamının büyük oranda çıkarcı olduğunu söyleyen Skinner, manipülasyondan sosyal açıdan haklı görünecek hedefler için yararlanılması gerektiğini düşünür.
Bilimsel bakış açısından baktığımızda yapılan hata ise, hayvanlarla yapılan sınırlı çalışmalardan geliştirilmiş bir sistemin, insan toplumuna uygulanması yanlıştır. Skinner kendisi aslında kendi güç ihtiyaçları bilinçli olarak yüzleşmeyen bireyin canlı bir örneğidir. O bu güç ihtiyacına ‘kontrol etme tutkusu ’ diyor.
Sık sık1933’den önce Almanların ekonomik durumları yönünden ümitsizliğe ve gelecek endişesine kapıldıkları için, endişelerini gidermek için Hitler’in manipülatif gücüne teslim oldukları işaret edilir.
3-Rekabetçi:Üçüncü güç türü, bir başkasına karşı olan güçtür. Bu gücün negatif formunda, kişi yaptığı bir şey ya da sahip olduğu bir erdem yüzünden değil, rakibi alçaldığı için yükselir. Bu tür güce yapılan ana eleştiri bu gücün sahip olduğu cemaat sistemidir. Manipülasyonda olduğu kadar çarpıcı olmasa da , kişinin yaşadığı topluluğun alanını sürekli küçültür.
Ancak bu noktada yıkıcı güçten yapıcı güce doğru çok ilginç bir dönüşüm görürüz. Çünkü rekabetçi güç insan ilişkilerine çeşni ve canlılık katabilir. Teşvik edici ve yapıcı olan rekabet türüne atıfta bulunuyorum. Taraflardan birinin üstünlük kurduğu bir futbol oyunu hiç de ilginç değildir. Rakiplerimizin hırsımızı sınamalarını isteriz; çok kolay kazanmak sıkıcıdır.
Eshilos’un Oresteia gibi büyük oyunlarının, Sofokles’in Oedipus üçlemesinin ve Euripides’in bir çok eserinin rekabet güdüsü içinde üretildiğini unutmamak gerekir. Yıkıcı olan rekabet değil rekabetçi gücün türüdür.
4-Besleyici:Bu başkaları için güçtür. En iyi örneği anne babanın çocuklarına bakması olabilir. Sadece çocuğun küçük yaşlarda bizim çaba ve dikkatimize ihtiyacı olmasından değil, hayatımız boyunca zaman zaman başkalarının iyiliği için çaba harcamaktan zevk aldığımız için de bir güç formudur. Açıkçası bu güç daha çok arkadaş ve sevdiklerimizle olan ilişkilerimizde gerekli ve değerlidir. Kişinin başka birine bakması ile verilen bir güçtür; o kişinin iyi olmasını dileriz. Öğretmek, en iyi şekline verilebilecek bir örnektir.
5-Bütünleyici:Bu güç türü başka biri iledir. Bu durumda benim gücüm komşunun gücüne katılır. Narsisliğimiz gücünün yettiğince, bizi eleştirenlerin veya zayıflıklarımıza dikkat çekenlerin yaralanmasını talep eder. Eleştirinin bize hayli yararı dokunacağını unuturuz. Kuşkusuz eleştiriler genelde acı verir ama kişi bunlara kendini hazırlamalıdır. Manipülatif güce ya da rekabetçi güce kayabiliriz. Yahut alınganlığımızı besleyici güç yoluyla da koruyabiliriz (eleştiri yapana kafasının karışmış olduğunu ve bizim bakımımıza ihtiyaç duyduğu imasıyla üstünlük taslayarak).
Bütünleyici güç belirtmiş olduğum gibi Hegel’in tez, antitez ve sentez diyalektik süreci ile gelişmeye yol açabilir.
Martin Luther King, Jr., muhaliflerine karşı şiddet uygulayamamanın etkisini tanımlarken bütünleyici gücü örnek verir. Yöntemini şöyle tanımlamıştır: ‘Muhalifini zararsız hale getirir. Manevi savunmalar ortaya çıkarır. Kişinin moralini bozar ancak aynı zamanda vicdanı üzerinde de etkilidir. Kişi bunu nasıl idare edeceğini bilemez.’
Bu gücün başarılı olması yalnızca şiddet uygulamayanların cesaretine değil, şiddet dışı güce maruz kalanların da manevi gelişim ve farkındalığına bağlıdır. Aynı şey Gandi’ nin azimli pasif direnişi için de geçerlidir. Gandi ve takipçileri şiddete hiçbir şekilde başvurmama konusunda kendilerine disiplin uygulasalar da İngiliz yöneticilere dayanabilmek için büyük psikolojik ve ruhsal güç geliştirdikleri inkar edilemez. Koskoca bir imparatorluğa kafa tutan Gandi oruç tutarak, askeri güçle asla başaramayacağı bir şekilde saygın bir başarı elde etti.
Şiddet dışı güç hafızaya dayalıdır ki hafıza da bu tür bir gücün yönlendirildiği kişilerin manevi gelişimine bağlıdır.
Sacco-Vanzetti davasından birkaç yıl sonra yazmasına rağmen, Maxwell Anderson’ın bu davaya dayanarak yazdığı Winterest adlı oyunu iki adamı ölüme mahkum eden artık yaşlanmış yargıç hakkındadır. Bu yargıç, yaşlılık yıllarını, insanlara durmaksızın edimini açıklayıp haklı çıkarmaya çalışarak geçirir. Yaptığı işi unutamaz, bunu kendi imajıyla bağdaştıramaz. Bunun yol açtığı çelişki onu yiyip bitirir ve yaşlılık psikozuna sebep olmasa da katkıda bulunur. İnsan hafızasından mustarip meraklı bir varlıktır… Eğer anılarını kendi imajıyla bütünleyemezse, başarısızlığını nevroz ya da psikozla ödemelidir ve genellikle boş yere ıstıraplı anılardan kendini kurtarmaya çalışır.
Bu beş tür gücün hepsi aynı kişide farklı zamanlarda belli ki mevcuttur. İşte manipülatif veya rekabetçi güç uygulayan bir çok işadamı eve geldiğinde besleyici gücü benimser. Soru – bu ahlaki bir sorudur- kişiliğin toplam tayfında her güç türünün oranının ne olduğudur. Hiç kimse arzu ve eylemde bu beş güç türünün hepsini de deneyimlemekten kaçamaz ve ancak bilgiç bir katılık, kişinin bunların herhangi birinden muaf olduğunu iddia etmesine yol açabilir. İnsan gelişiminin amacı, belirli duruma uygun şekillerde bu farklı güç türlerini kullanmayı öğrenmektir.’
Güç ve Masumiyet
Rollo May
Bir yanıt yazın