HEPİMİZE SORUNLARIMIZ OLDUĞUNDA BİZİ MUTSUZ EDEN ŞEYLERİ
DÜŞÜNMEMİZ ÖĞRETİLDİ.
Öfke çoğu zaman; üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, korku, utanç ve suçluluk duygularını
gizler.Buz dağının görünen yüzünde öfke, görünmeyen yüzünde de bu sözü edilen duyguların
varlığını fark edemeyiz.
Öfke her zaman sorunlarınızı artırır. Öfkelenmek sizi, sorunları çözmekten alıkoyar.
Çevrenize akıl sağlığı ile ilgili kötü bir örnek sergilersiniz. Öfke sizi fiziksel olarak hasta
edebilir. Baş ağrısı, ülser vb. psikosomatik belirtiler ve hastalıklar yaşanmaya başlarsınız.
Öfkelenmenin üstesinden gelebilmek için ilk önce, hayatınız boyunca size öğretilen, diğer
insanlar sizi öfkelendirir düşüncesinden vazgeçmelisiniz.
Diğer insanlar ve olaylar sizi öfkelendirir, gücendirebilir. Huzursuz olduğumuzda gerçekte
olaylar bu şekilde gelişmez.
Diğer insanlar keyfimizi kaçırmıyorsa o zaman biz nasıl öfkeleniyoruz? Başımıza gelenlerle
ilgili öfke dolu düşüncelere sahip olarak elbette.
Hayal kırıklığı normal sağlıklı bir duygudur. Hayatta her istediğimizi elde edemeyebiliriz.
Önemli olan hayal kırıklıkları öfke, kaygı ve depresyona dönüştürmemek. Her şeye sahip
olabilirsiniz ama bu sizi mutlu yapmaya yetmez. Hayal kırıklığı ne kadar ciddi olursa olsun biz
izin vermedikçe, ruhsal dengesizliğe sebep olmaz.
Diğerlerinin haksız kendinizin haklı olduğunuzu düşünseniz bile, onların istediklerini
düşünmesine izin verin. Bu görüşlere sahip olmaya hakları var, tıpkı sizin de hakkınız olduğu
gibi. Israrcı olmaktan çok ısrarcı olmak için saldırganlaşmak sizin seçiminizdir.
OLAYLAR DEĞİL YORUMLAMA BİÇİMİNİZ ÖNEMLİDİR…
Diğer insanlar sizi mutsuz eder,
Hayal kırıklığına uğramak berbat bir şeydir,
Diğerleri beni hayal kırıklığına uğratmamalı,
Uğratırlarsa bu çok kötü, cezalandırılmalılar..
Bu şekilde yorumladığınız zaman öfke duymak kaçınılmaz olur. Kendi kendimizi mutsuz eder,
kendi kendimizi öfkelendiririz.
Diğer insanların sakin biriyle konuşurken ne kadar kolay sakin olabileceklerini görmek
şaşırtıcıdır.
Okullarda şiddet olaylarının önüne geçilmesi için hepimize çok fazla görev düşmekte Her
şeyden önce çocuklarımıza örnek olmalıyız çünkü öfkelenmek öğrenilir.
Çocuklarımız çatışma çözme becerilerini bizlerden öğrenir. Bunun sonucunda ise,
okullarda yaşanan şiddet, devamsızlık gibi olaylar azalabilir. Empati becerileri geliştirilir, kendi
kendini yönetebilmesini sağlanır ve iç denetim kazandırılabilir. Problem çözme becerisini
günlük yaşamlarında da kullanılmasını sağlayarak yaşam kalitesini geliştirir, çocuklarımıza
eleştirel düşünme yeteneği kazandırabiliriz.
Olaylar, durumlar ve kişiler hakkında pozitif düşünme olumsuzluk yaratan durumları daha
ortaya çıkmadan engelleyebilir. Kişilerin zihinlerinden farkında olmadan çok sık geçen “ya hep
ya hiç”, “asla”, “her zaman”, “meli, malı” içeren düşünceler kolay öfkelenilmesine davetiye
çıkartır.
İnsanlarla ilişki halindeyken yapılan bir takım iletişim hataları öfke yaratan durumlara zemin
hazırlayabilir. Örneğin seçilen cümlelerde hep karşıdaki kişiyi suçlamak, yargılamak ve
eleştirmek yerine onun davranışı karşısında kişinin kendi düşünce ve duygularını ifade etmesi
yaşanabilecek çatışmaları önleyebilir.
Örneğin; “Yanlış düşünüyorsun” demek yerine “Ben senin gibi düşünmüyorum” demek daha
yumuşak bir ifadedir. İlk ifade karşıdaki kişinin öfkelenip savunmaya geçmesine neden olurken
ikinci ifade gerginlik yaşanmasına sebebiyet vermeyecektir.
Çeşitli gevşeme egzersizleri ile öfkemizi kontrol altına almaya çalışabiliriz. Beden rahatlayınca
zihin de gevşeyecek ve öfke duygusu dinecektir. Bu teknikler, öfkelenmeye başlanılan ya da
öfkelenilen anda kullanılan yöntemler haline getirerek ve yeterince pratik yapılarak kalıcı hale
getirilebilir.
Konrolsüz güç, güç değildir !
Bir yanıt yazın